http://ari-magazin.com/resimler/banner/tuerkiyemfm.jpg

Türkce
  • Font size:
  • Decrease
  • Reset
  • Increase

Münih Alman-Türk Kültür Olimpiyatları'nda Sevgi mesajı verildi - Tamer Aktas

Münih Alman-Türk Kültür Olimpiyatları'nda  Sevgi mesajı verildi

Köse Yazarimiz Tamer Aktas

  YYa

Haftasonu Münih'in en büyük salonu olan Münih Olympiahalle'de Alman-Türk Kültür Olimpiyatları Ödül töreni yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla muhteşem bir gösteri resitali ile yapıldı.

Bavyera Eğitim,Kültür,Sanat ve Bilim Bakanlığı hamiliğinde Academy ev ve Münih'te yerel partner olan Vision Privatschule-Vision Nachhilfe'nin katkılarıyla düzenlenen Kültür Olimpiyatlarına Alman siyaset,akademisyen,bilim insanları,medya yanısıra çeşitli sivil toplum kuluşları iştirak ettiler.Almanyayı Türkiyede temsil edecek çocuklar çeşitli kategorilerde Almanca ve Türkçe şarkıları ile yetekneklerini sunarken yapılan ödül töreni ile madalyaları verildi.

Program sonunda Alman konuklarla ve Türk vatandaşlarla yaptığım görüşmede şu sözlerini sizler paylaşmak istiyorum;

''Çok etkilendim Türklerin böylesine kusursuz ve muhteşem bir organizasyona imza atması beni hayran bıraktı.''

''İşte lobiclik budur.Konuşarak olmuyor bu işler yaparak oluyor''

''Türkiyeyi temsil ettiniz.Bugünlerde Türkiyenin imajı adına bu güzelliklere ihtiyacı vardı''.

''İlk defa Türk olmaktan bu kadar gurur duydum.''

Kısaca görüştüğüm kişilerlerin ortak kanaati muhteşem bir organizasyondu sözü oldu.Şimdi isterseniz kısa olarak Alman siyasi ve bilim insanların görüşlerinden de bahsedeyim biraz.

Florian Post (SPD Federal Milletvekili)İlk defa katıldığım Kültür Olimpiyatında farklı dans ve yöresel kıyafetlerdeki çeşitlilik ve kültürlere duyulan saygı muhteşemdi. Hem programdan, hem organizasyondan, yaklaşık 10 bin seyirci ile birlikte sunulan bu programdan tarifsiz etkilenmiş bulunuyorum. Birliktelik bir kültürün diğerine tabi olması demek değil, birliktelik kültürlerin yanyana olması demektir, her iki taraf için zenginlestiricidir, bunun nasıl başarılabilecegi hususunda bu etkinlik muhteşem bir örnekti. İnanın çok cesitlilikten birlikteliğin oluştuğunu görünce siyasetçinin de gönlü açılıyor, bunu Avrupa’nın sloganında da görüyoruz. Bu programı asla unutmayacağım.

Prof. Dr. Manfred Treml (Tarihçi)

Program etkileyiciydi. Alman ve Türk kültürünün ortak yönlerini bugün burada gördük. Öğrenciler birlikte hazırladıkları şarkıları, birlikte söylediler. Sadece öğrenciler değil. Gelen Alman Türk misafirler arasında da o birlik beraberliği görmek mümkündü. Teşvik edilen gençlerin neler yapabileceğine bu programda şahit olduk. Olimpiyatlara Alman toplumunun daha fazla ilgi göstermesi ve buradaki güzelliklere şahit olması gerekiyor. Beni en çok etkileyen şeylerden biri de Gülen hareketine bağlı okuların uyguladığı eğitim sisteminden ortaya çıkardığı şeyler. Olimpiyata katılan okullar eğitimin sadece bir anahtar kelime olmadığını eğitimin vuku bulduğunu gösterdi. Önümüzdeki yıllarda da katılmak istiyorum.

Hubert Steiger (Federal Polis Münih Şefi)

Biz burda polis teşkilatlarımızda da gördüğümüz uyum formatının çok daha başarılı olduğunu gördük. Yani uyum denince akla, asimilasyon ve baskın kültür gelmek zorunda değil, uyum iki tarafın eşit sekilde adım atmasıdır. İsmail Ertuğ’un dediği gibi çeşitlilikten dogan bir birliktelik olmalı. Bugün burda en çok folklorik dansları beğendim, program harikaydı. Emegi geçen herkesi tebrik ediyorum.

Sabine Christiansen (Sunucu)

Bence uyum konusu hakkında anlatılanlar birçok problemde olduğu gibi birçok insan çok konuşur fakat hiçbir zaman tam olarak faaliyete geçmezler. Benim çocuklar için kurmuş olduğum bir vakıf var oradanda biliyorum, her zaman başarabilmek için bir yol vardır aslında, bu yollar her zaman dik ve sarptır. Burda görüyoruz ki yoluna konulan taşlardan çok güzel yol da dösenebiliyor ve illa engel olarak görülmesine gerek yok. Academy e.V.’nin uyum hususunda pratikte faaliyet verebildiğini görüyoruz burdaki etkinlikten ve çocukların basardıklarından.

 

Prof. Dr. Claudia Maria Riehl (Dil bilimci) Öğrencilerin farklı kategorilerde sergiledikleri ve iki dili birleştirmeleri büyüleyiciydi. Dil bilimci olarak beni daha çok iki dilin ortak noktalarından oluşturulan şiir ve şarkılar etkiledi. Bu olimpiyati, sadeece Almanca ve Türkçe değil, Almanya’da yaşayan tüm insanların dillerini kapsayacak şekilde geliştirmeliyiz.

Jochen Thies (Yazar)

İzlenimlerim en az geçtiğimiz yıl ki kadar iyiydi. Çocuklar sahnede biraz Amerikan tarzı ile harika şarkılar söylediler, hitap ettiler, dans gösterileri sergilediler. Almanya’da uzun yolculuk yapmanız gerek böyle bir macera yaşayabilmek için. Yıllardır düzenli olarak Gülen hareketi ile ilgileniyorum ve İncil’de yer alan şu sözle düşüncemi özetlemek istiyorum: „İnanc dağları atlatır„. Küçükten büyüğe bu organizeye inanan ve maddi destek veren insanlar var. Son 20 yılda okul alanında yapılan işler olağanüstü. Şimdiye dek hala anlayamayanlar pek yakında anlayacaklardır ki, okullar şimdiden üst orta kademede eğitim veriyor.

 

Görüldüğü gibi programa gelipte Türklere ve Türkiyeye bakışı değişmeyen insan yok gibi.Almanyada yaşayan Türk toplumu olarak gerçekten bu tip faaliyetlere çok ihtiyacımız var.Yaşadığımız bu toplumda kendi değerlerimizle bu topluma katkı sağlarken birlikte yaşamanın en güzel misallerini bu çocuklar seyircilere sundular.Anadolu insanın himmetleri ile yapılan ve dünyada artık bir marka haline gelen Türk okullarının semereleri olan Kültür Olimpiyatlarından rahatsızlık duyacak engel olmaya çalışacak zihniyetleri ne Alman makamları ne de bu halk anlar.Bu güzelliklerinin önüne taş koymaya çalışanları tarih de affetmeyecek elbet.Bu olimpiyatlara gelen Alevi,Kürt,Türk,solcu,sağcı ne kadar farklı düşüncede ve inançta insan varsa siyasetin karışmadığı tek amacın sevgi dili olduğu bu muhteşem törende hep birlikte ellerini havaya kaldırarak kalplerinin Türkiye ve Almanya için çarptığını gördüm.Çocukların finalde Almanca ve Türkçe seslendirdiği şarkı gibi yeni bir dünya kuruluyor.Bu dünyada nefret söylemlerini devam ettirenler yer almayacak,herkesin birbirine saygı duyduğu hoşgörü ile birlikte yaşayayacağı bir sevgi dünyası olacak.Bu çocukları gördükçe bunun olacağına dair inancım bir kat daha arttı.

 

 

TAMER AKTAŞ

 

Yazarın Diğer Yazıları

 

 

 

Feyzioğlu'nun bahsetmedikleri

Köşe Yazarımız  Tamer Aktaş

Feyzioğlu'nun bahsetmedikleri

 

Münih'te HDF'nin davetlisi olarak Uğur Mumcu'yu anma programında seyircilere bir konuşma yapan  Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu programının yarısını Almanyada yaşayan gurbetçilerin bildik konularını tekrarlaması konuklarda hayal kırıklığı yaşamasına sebep olurken bir seyircinin,''Bize Almanyayı anlatmıyacaksınız değil mi? büyük bir hayal kırıklığına uğrarız. Almanyadaki faşizmi anlatmayın Türkiyedeki faşizmi anlatın''demesine aşırı tepki göstererek,'' dinlemek istemiyorsan git bir kahve iç'' ifadesi belki avukatlık mesleğinin verdiği tepkisel bir yaklaşımı olarak değerlendirebilir ama izleyicinin  bu tepkisi gerçekten o ana kadar neşe ve kahkahalar  geçen toplantıyı eksen kaymasından önledi hatta paralel bir toplantı yapılmasına da gerekde bırakmadı.Feyzioğlu o ana kadar gurbetçilerin artık ezberlediği bildik konulardan Türkiyedeki konulara geçti. Yalçın Akdoğan'ın kumpas kuruldu ifadesinden sonra Başbakanın da aynı şeyi söylemesi üzerine bunu fırsat bildik ve TBB olarak hemen harekete geçip Cumhurbaşkanı ile görüşme talep ettiklerini belirtti.Özel Güvenlik mahkemelerin hiç olmaması gerektiğini ama bunun sadece bu döneme has birşey olmadığını her dönemde farklı adlarda böyle mahkemelerin kurulduğunu belirtti.Özel Görevli Mahkemelerin 2 temmuzda kaldırılmasının yeterli olmadığını geçici 2.maddeninde kaldırılmasını istediklerini belirtti.Fakat geçici 2.maddenin kaldırılması devam eden mahkemeleri normal mahkemelere aktarma fırsatı verirken Özel Görevli mahkemelerde sonuçlanan davalara birşey yapılamıyor.Bu nedenle Feyzioğlu Balyoz ve Ergenekon davalarının bozulamadığını ifade ediyor.Kendi önerdiği formül ise sonuçlanan mahkemelerin tekrar yargılanma yolunun açılmasını istiyor.Kendisinin dernek başkanı olmadığını en yetkili hukuk kurumunun başkanı olduğunun altını çizen Feyzioğlu nedense bir hukukçu olarak kuvvetler ayrılığı konusunda sadece ''Yürütmenin savcı ve hakimleri kendi memuru olarak görüyorsa adaletten bahsedemeyiz'' sözü ile iktifa ederken yasama, yargı ve yürütmenin tek bir merkezde toplanmasının sakıncasından bir kukukçu olarak pas geçmesi çok ilginçti.Bu üç erkin birbirini kontrol edebilmesi, denetleyebilmesi için birbiri karşısında bağımsız olması gerekirken demokrasilerde kuvvetler ayrılığı bu denge ve denetim için gereklidir. Bu üç erk tek merkezde toplandığında veya bağımsızlıkları sağlanamadığında her bir erk görevini layıkıyla yerine getiremez diyemedi.Bahsetrmediği başka bir konu daha vardı ki asıl toplantının anafikri ve toplanma nedeni  idi,Karanlık odaklar üzerine giden bir gazeteci kimliği olan Uğur Mumcu hakkında da tek kelime konuşmadı. Toplantıda soru cevap kısmında yine bir seyircinin yakın zamanda Münih'e gelen Uğur Dündarın Metin Feyzioğlu'nu cumhurbaşkanı görmek istediğini hatırlatması üzerine,'' böyle yerlere talip olunamıyacağını tapu kadostroda boşalan bir yer var gel denilen bir yer olmadığını kendisinin görevini yapmaya devam edeceğini ama bunun kader olduğunu karar verecek olanın millettir'' sözü ile Feyzioğlunun böyle bir planı var mı bilemem ama Uğur Dündar gibi tecrübeli bir gazetecinin bunu sadece bir temenni olarak söylemediğini düşünüyorum.Feyzioğlunun toplantıdaki söylemleri ile Münih'e oy toplamaya gelen bir siyasetçi imajını verirken toplantıda sadece hangi partiden aday olacağı kısmından bahsetmedi..

 

TAMER AKTAŞ

Yazarın Diğer Yazıları

ari-magazin.Com