MÜBAREK RAMAZAN VE ORUÇ

Köşe Yazarı / Nihat Zuhuri

Rabbi Teâla’nın emrettiği her ibadet, sayıya girmeyecek kadar nimet ve hikmetlerle doludur. Aynı zamanda da insanın manevi hastalıklarını tedavi etmek için Kur’an-ı Azimüşşanın ecza hanesinde yapılmış birer ilacı manevidir.

Meselâ Namaz : İhlas ile kılınırsa insanı bütün kötülüklerden, Cenab-ı Allah’ın istemediği şeylerden muhafaza eden Nefsi emmarenin dizginlerini çeken, her an insanın hayatını düzene sokan farz ibadettir.

Zekât : İnsanın Hakk’a karşı itimatsızlığını gösteren cimriliğini tedavi eder. O pis kiri temizler malın hakikatte kimin olduğunu gösterir.

Ramazan-ı şerifte tutulan oruca gelince ; Evvela “ Ramazan” Allah’ın isimlerinden bir isimdir. Bu ismin hilâli hangi kalbe doğmuşsa hakikatte orucu o kişi tutmuştur.

 

Şehrü ramazân elleziy ünzile fiyhil Kur’ane hüden linnasi ve beyyinatin minel hüda vel fürkan.” Ayeti kerimesi (Ramazan) denilen o mübarek ayın şanını ilan eder, takdis eder. Bu ayın kıymet ve kadrini Hakk’a gönül verenler en iyi şekilde bilirler. O öyle bir mübarek ayki onbir ayın sultanı; her günü, her saati, her dakikası bir ibadet hükmünde olup aynı zamanda mahkemeyi Kübra’da kurtuluşa vesile, Allah’ın Rızasının kazanılması sebebi hikmetidir. İşin doğrusu bu ay ; Ümmet-i Muhammed’in kurtuluşu, Felah-ı ebediye ye kavuşabilmesi için bir bahanedir. Gündüzlerinde başka bir nuraniyet, gecelerinde ayrı bir ruhaniyet saadeti vardır.

 

Her gecesi diğer ayların gecelerine nispeten bir kadir gecesi gibi olup, kendisinde Kur’an-ı mübin ile beyan edilmiş olan birde hususi Kadir gecesi vardır. Bu şehri gufranda hiçbir şeyle uslanmayan nefsin, oruç ile daire-i itâate girmesi vardır.Zira açlık haddini açtığı halde yememek, susuzluk en yüksek düzeyde hissedildiği halde içmemek, ancak oruç ile olur ve nefse galibiyetin en üstün neticesi vardır. Onun için oruç tutan kimse, Hakk’ın ihsan ettiği iradeye sahib olduğunu gösterir.

 

Oruçlu insan demek : Gönlü safâ-i ilahi ile dolmuş, Hakk’ın huzûruna çıkabilecek fermâna sahib olmuş kimse demektir.

 

İslam’ın beş farzından biri olan oruçtur. Onun için Cenab-ı Hakk ; “ ESSAVMU Lİ VE ENE ECZİ BİH.” Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben vereceğim buyurmuştur. Dikkat edilirse, Allah’ın şu emrinde ne büyük bir incelik vardır. Her ibadetin mükâfatını Cenab-ı Hakk verir. İbadetleri ondan başka Lâyıkıyla kim karşılayabilir. İstediğini istediğine veren ve istediği vakitte almak kudretinin sahib-i ancak O’dur. O halde niye burada Allah’u Teâlâ orucu tahsis ederek ; “Oruç benim içindir, mükâfatını Ben vereceğim.”Buyurmuşlardır? zira; Her ibadette riya olabilir. Oruç da ise bu olmaz. Çünkü oruç, Allah ile kul arasında gizli bir beden-i ibadettir. Yarın vuku’u muhakkak tahakkuk edecek olan hesab gününde kişinin iyilikleri, kötülükleri önüne yığıldığı vakit, hasenatı(iyilikleri) yağma edilecektir. O dehşetli günde orucun meydana getirmiş olduğu hasenat, seyyiat ile değiştirilmek istendiği zaman; Cenab-ı Hakk Kerem-ü âtıfeti ile irâde ederek : “Yoook ! ona ilişemezsiniz. O benim için riya korkusu olmayarak bir kulluğun mükafatıdır. O’na el süremezsiniz. O’nun namına alınacak şey’i Ben hazine-i ilahimden veririm.O’nu ben ödeyeceğim.” Buyuracaklardır.Cenab-ı Allah’ın ihsan-ı kerem-ü karşısında insan başını secdeye koymazda ne yapar? Yalnız el verir ki, oruç denilen bu muazzam bedeni ibadet şuurlu olarak, zevki manevisi duyularak yapılsın. Oruç yalnız aç kalmak değil, oruç bütün aza’nın iman ettiğini ispat ve onların ıslahını beyandır. Mesela : Dili ile gönül kıran kimse: günlerce aç, susuz kalsa hakikatte oruç tutmamıştır.

 

Hayır yapmak imkânları varken, insanlara iyilikle koşmak fırsatı varken “Bana ne ?” diye yaşayan kimse, ölünceye kadar aç susuz kalsa hakikatte oruç tutamamıştır. Buna binaendir ki, Aziz peygamberimiz: “RUBBE SÂİMİN HAZZÜHÜ MİNSİYÂMİHİ EL-CU’U VEL’ATŞ” buyurmuşlardır. Manası: “Bir çok oruç tutan insanlar vardır ki, bu zavallıların alacakları ecir; aç ve susuz kalmaktan ibarettir.”

 

Hakiki manada oruç tutan kimsenin sayılı nefesi başka türlü çıkar. Konuşmasındaki ihlâs bambaşkadır. O ağızda hile bulunmaz. Yalan ağzının semtine uğramaz. Çünkü kâinatta Allah’sız bir zerre göremez ki aldatmaya kalksın. O, herhangi bir kötülükle karşılaştığı vakit vicdanından : “Dikkat et ! oruçlusun. Ya’ni Allah sıfatsın. Ayıpları örteceksin. Zıdları toplayıp neşelendireceksin. Kötülükleri iyilikle karşılayıp ihsânın ne olduğunu göstereceksin.sesini duyar.

 

 

 

Oruç ;

 

Gözün orucu : Gafletten men olunmasıdır.

 

Dilin orucu : Yalandan, gıybetten, dedikodudan kendisini tutmasıdır.

 

Kulağın orucu : Yasaklanmış şeyleri işitmekten kendisini muhafaza etmesidir.

 

Nefsin orucu : Hırs ve şehvetten kendini korumasıdır.

 

Kalbin orucu : Beytullah olan kalb şehrini nefsi emmâre ordusuna işgal ettirmemek, dünya sevgisinden temizlemektir.

 

Sırrın orucu : Hakk’tan gayrısını görmemektir.

 

Ruhun orucu : Âhiret Lezzet ve nimetlerine dahi tama etmemektir.

Yâ Rabbi ! Hz.Resuli Ekrem Efendimizin hakkı için, hânedân-ı Ehl-i Beyt’i hürmeti için; bize bütün ibadetlerin sırrını tattırdığın gibi oruç ibadetinin de zevkini tattır. Kur’an ahlâklı yap. Bizi Muhammedi getirdiğin gibi Muhammedi götür…

 

Yazarın Diğer Yazıları